Daha koyu bir renk olsaydı elbiseyi sever miydin?
- Would you have liked the dress if it had been a darker color?
Bir aslanın yelesi daha koyu olsa dişileri için daha çekici olur.
- The darker the mane of a lion is, the more attractive to females it is.
Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür.
- Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
Bir aslanın yelesi daha koyu olsa dişileri için daha çekici olur.
- The darker the mane of a lion is, the more attractive to females it is.
O karanlıktan çok korkar.
- He is terrified of the dark.
O karanlıktan çok korkar.
- She is terrified of the dark.
O koyu kahverengi ayakkabılar giyiyordu.
- She was wearing dark brown shoes.
O her zaman koyu giysiler giyer.
- He always wears dark clothes.
O karanlıktan çok korkar.
- She is terrified of the dark.
O, karanlıktan çok korkar.
- She is very afraid of the dark.
Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.
- A dark shadow passed behind Tom.
Karanlığı boşa çıkaran ışık da gölgeler yaratır.
- The light that casts away the darkness also creates shadows.
Koyu renk giymeyi sever.
- She likes to wear dark colours.
Tom evinde koyu renklerden hoşlanmaz.
- Tom doesn't like dark colors in his home.
Tom karanlıkta akşam yemeği yedi.
- Tom ate dinner in the dark.
Bu akşam hava kararmadan önce evde olmak zorundayım.
- I have to be home tonight before it gets dark.
Onun gizli bir sırrı var.
- He has a dark secret.
Tom Mary'ye en gizli sırrını fısıldadı.
- Tom whispered his darkest secret to Mary.
Eğer o çok mutluysa, romanları neden bu kadar kasvetli?
- If he's such a happy person, why are his novels so dark?
Karanlıkta loş bir ışık gördük.
- We saw a dim light in the darkness.
O karanlıktan çok korkar.
- She is terrified of the dark.
Yarasalar genelde karanlıkta uçar.
- Bats usually fly in the dark.
Su soğuk ve bulanıktı.
- The water was cold and dark.
Hava karardı ve daha da kötüsü yağmur yağmaya başladı.
- It got dark, and what was worse, it began to rain.
Beth kötü erkek kardeşinden dolayı karanlıktan korkuyor.
- Beth is afraid of the dark because of her evil brother.
O, uzun boylu, esmer ve yakışıklı.
- He's tall, dark, and handsome.
Mary her zaman uzun boylu, esmer ve yakışıklı bir adama kavuşmanın hayalini kurdu.
- Mary always dreamed of meeting a tall, dark, and handsome man.
Her skin grew dark with a suntan.
The Great Depression was a dark time.
The ending of this book is rather dark.
The lawyer was left in the dark as to why the jury was dismissed.
It was after dark before we got to playing baseball.
To suffer woes which Hope thinks infinite;To forgive wrongs darker than death or night; To defy Power, which seems omnipotent;To love, and bear; to hope till Hope createsFrom its own wreck the thing it contemplates; Neither to change, nor flatter, nor repent;This, like thy glory, Titan, is to beGood, great and joyous, beautiful and free;This is alone Life, Joy, Empire, and Victory.