Tom onu yapmam için cesaretlendirdi.
- Tom dared me to do it.
Tom Mary'yi bunu yapması için cesaretlendirdi.
- Tom dared Mary to do that.
Tom Mary'ye bakmaya cesaret edemedi.
- Tom didn't dare to look at Mary.
Planıma hayır demeye cesaret edemedi.
- He dared not say no to my plan.
Hayat ya cesur bir macera ya da hiçbir şeydir.
- Life is either a daring adventure or nothing.
Leyla'nın cesur planı işe yaradı.
- Layla's daring plan worked.
The cocky rascal kept accepting his mates' crazy dares.