Definition of daneben in German Turkish dictionary
- {da'ne: bın} yanında; bundan başka
- da'ne: bın yanında; bundan başka
- yanına, yanında; bundan başka, aynı zamanda; buna nispetle
Definition of daneben in English Turkish dictionary
- besides
- {e} dışında
O mağaza mobilya dışında birçok şey satmaktadır.
-That store sells many things besides furniture.
Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
-Is anyone coming besides your friends?
- additionally
- ayrıca
Kesin olarak konuşursam, sağlıklı düşünmek için en az altı saate ihtiyacım var. Ayrıca mutlu olmak için yedi saate ihtiyacım var.
-Precisely speaking, I need six hours to at least think straight. Additionally, I need seven hours to be happy.
- additionally
- ek olarak
- additionally
- buna ek olarak
- additionally
- ayriyetten
- besides
- Yanı sıra
İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
-He speaks two languages besides English.
Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
-Besides being a surgeon, he was a famous writer.
- besides
- -e ilaveten
- besides
- -in dışında
- besides
- hariç
- besides
- ayrıca
Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorundur.
-Besides, it's a really interesting problem.
Ben bu daireyi seviyorum. Yer iyi ve ayrıca, kira çok yüksek değil.
-I like this flat. The location is good, and besides, rent is not very high.
- besides
- üstelik
Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor.
-It's too late now. Besides, it's starting to rain.
- besides
- bundan başka
- besides
- bir de
Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
-Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
- besides
- bunun yanısıra
- beside it
- yanında
- additionally
- (zarf) ayrıca, bundan başka, ilaveten
- additionally
- bundan başka
- besides
- besides başka
- besides
- {e} yanı sıra. z. ayrıca, üstelik
Related Terms
Definition of daneben in German English dictionary
- besides
- moreover (formal) (quantity)
- additionally
- in addition
- besides that
- next to it
- beside it
- daneben sein (Person)
- to be out of order (of a person or behaviour)
- daneben sein unangebracht / ungehörig
- to be off (socially unacceptable)
- Die Bardame dort ist etwas daneben.
- The barmaid there is a bit off
- Hier liegt er völlig daneben.
- He's way off beam here
- Hier liegt er völlig daneben.
- He's way off base here
- Ich finde das ziemlich daneben. Das klingt dann so, als ob …
- I find this really off. That makes it sound as if …
- Ich finde es irgendwie daneben, dass er erwartet, dass wir auch noch am Sonntag
- I think it's a bit off expecting us to work even on Sunday
- Knapp daneben ist auch vorbei.
- A miss is as good as a mile
- Mit ihren Voraussagen lagen sie meilenweit daneben.
- Their predictions were way off the mark
- Mit meiner ersten Schätzung habe ich / bin ich meilenweit daneben gelegen.
- My first guess wasn't even in the ballpark
- Sein Benehmen war ziemlich daneben, findest du nicht?
- His manners were a bit off, don't you think?
- er/sie benahm sich daneben
- he/she disgraced himself/herself
- er/sie benimmt sich daneben
- he/she disgraces himself/herself
- er/sie benimmt sich schlecht/daneben
- he/she misbehaves
- ich/er/sie benahm sich schlecht/daneben
- I/he/she misbehaved
- mit etwas daneben liegen
- to be wide of the mark
- mit etwas daneben liegen
- to miss the mark
- mit etwas daneben liegen
- to be off the mark
- mit seinen Berechnungen daneben gelegen
- been out in one's calculations
- mit seinen Berechnungen daneben liegen
- to be out in one's calculations
- mit seinen Berechnungen daneben liegen
- being out in one's calculations
- schießt vorbei/daneben
- misses the mark
- schoss vorbei/daneben
- missed the mark
- sich daneben benehmen
- to play up
- sich daneben benehmen
- to disgrace oneself
- sich daneben benehmend
- disgracing oneself