damlamak

listen to the pronunciation of damlamak
Turkish - English
dribble
drip
drop
drop in
fall off
to drip, to drop, to dribble, to trickle; to turn up, to pop in, to drop, to blow in
(Konuşma Dili) to drop in (a place) unannounced, drop in. Damlaya damlaya göl olur. (Atasözü) A little at a time makes a lot
blow in
happen in
trickle
weep
come in suddenly
drop around
pop in
drop off
distill
blob
turn up
drib
damla
drop

Drop by drop, the lake fills. - Damlaya damlaya göl olur.

No matter how much you hurry your effort is just a drop in the bucket. - Ne kadar acele edersen et, çaban sadece kovada bir damla.

damla
{i} glob
damla
{i} drops

I'd like to buy eye drops. - Göz damlası satın almak istiyorum.

I should have taken my eye drops with me. - Göz damlamı yanımda getirmeliydim.

damlama
{i} drip

Please turn off the tap. The dripping gets on my nerves. - Lütfen musluğu kapatın. Damlama sinirlerimi bozuyor.

Tom heard the water dripping. - Tom suyun damlamasını duydu.

damla
splash

A raindrop splashed on her cheek. - Bir yağmur damlası onu yanağına sıçradı.

damla
trickle

A trickle of blood ran down his neck. - Onun boynundan bir damla kan aktı.

damla
globule
damla
bit
damla
dram
damla
nip
damla
tot
damla
medicine dropper
damla
very small quantity
damla
(Tıp) corpuscle
damla
spot
damla
(Biyokimya) dropwise
damla
(Gıda) droplet

The hunter unexpectedly found fresh blood droplets in the snow. - Avcı beklenmedik bir şekilde karda taze kan damlacıkları buldu.

Droplets are falling on my laptop computer. - Damlacıklar dizüstü bilgisayarımın üstüne düşüyorlar.

damlama
spotting
damla
{i} dripping

You can hear the water dripping from the pipe. - Borudan suyun damladığını duyabilirsin.

The dripping ice cream dirtied his pants. - Damlayan dondurma,onun pantolonunu kirletmiş.

damla
drip

Constant dripping wears away a stone. - Damlayan su taşı deler.

Please turn off the tap. The dripping gets on my nerves. - Lütfen musluğu kapatın. Damlama sinirlerimi bozuyor.

damla
bead
damla
dribble
damla
droppings
damla
to drop
damla
eye drop

I'd like to buy eye drops. - Göz damlası satın almak istiyorum.

This juice tastes like eye drops. You've tasted eye drops? - Bu meyve suyunun tadı göz damlası gibi. Göz damlasının tadına baktın mı?

damla
drop by

Drop by drop, the lake fills. - Damlaya damlaya göl olur.

Drop by drop, the water can conglomerate into a lake. - Damlaya damlaya göl olur.

Damla
(isim) Water drop
Damla
(Anatomi) gutta
damla
suspicion
damla
blob
damla
drop-shaped, pear-shaped
damla
(Konuşma Dili) heart attack
damla
minim
damla
dribblet
damla
drop, drip, bead, globule; medicine dropper; gout; very small quantity, bit
damla
pharm. drops: burun damlası nose drops
damla
drachm
damla
driblet
damla
gout
damlama
trickle
damlama
dripping, drip
damlama
dripping

Tom heard the water dripping. - Tom suyun damlamasını duydu.

Please turn off the tap. The dripping gets on my nerves. - Lütfen musluğu kapatın. Damlama sinirlerimi bozuyor.

damlama
guttation
damlama
dropping
kaleminden kan damlamak
colloq . to write effectively and movingly; to write things that bring tears to the eyes
yanakından kan damlamak
to be rosy-cheeked and healthy, radiate health
yüzünden kan damlamak
to be very healthy and rosy-cheeked, be in the pink of health
Turkish - Turkish
Damla durumunda tane tane düşmek
Bir yere çağrılmadan birdenbire girmek
İçindekini damla damla akıtmak
Bir yere çağrılmadan, birdenbire, çekinmeden girmek
(Osmanlı Dönemi) TEKEVVÜR
damla
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı: "Elime bir damla yağmur düştü."- H. E. Adıvar
Damla
katre
damla
Kalbe inen inme, felç
damla
Kalbe inen inme; felç
damla
Belli miktarlarda akıtılarak kullanılan ilaç
damla
Kalbe inen inme, felç. Çok az miktar: "Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar."- F. R. Atay
damla
Aniden kalbe gelen inme
damla
Damlalıkla kullanılan ilaç
damla
Damla biçiminde olan (ziynet)
damla
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
damla
Çok az miktar
damlama
Damlamak işi
damlamak
Favorites