damlalar

listen to the pronunciation of damlalar
Turkish - English
drops

Drops of water glistened on the leaves of the tree after the brief downpour. - Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu

All of a sudden, large drops of rain began falling from the dark sky. - Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.

droppings
damla
drop

Do you have cough drops? - Öksürük damlan var mı?

No matter how much you hurry your effort is just a drop in the bucket. - Ne kadar acele edersen et, çaban sadece kovada bir damla.

damlalar oluşturan
guttiferous
damla
{i} glob
damla
{i} drops

Do you have cough drops? - Öksürük damlan var mı?

All of a sudden, large drops of rain began falling from the dark sky. - Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.

damla
splash

A raindrop splashed on her cheek. - Bir yağmur damlası onu yanağına sıçradı.

damla
trickle

A trickle of blood ran down his neck. - Onun boynundan bir damla kan aktı.

damla
globule
damla
bit
damla
dram
damla
nip
damla
tot
damla
medicine dropper
damla
very small quantity
damla
(Tıp) corpuscle
damla
spot
damla
(Biyokimya) dropwise
damla
(Gıda) droplet

The hunter unexpectedly found fresh blood droplets in the snow. - Avcı beklenmedik bir şekilde karda taze kan damlacıkları buldu.

Droplets are falling on my laptop computer. - Damlacıklar dizüstü bilgisayarımın üstüne düşüyorlar.

damla
{i} dripping

You can hear the water dripping from the pipe. - Borudan suyun damladığını duyabilirsin.

Layla noticed blood dripping from the steering wheel of Sami's car. - Leyla, Sami'nin arabasının direksiyon simidinden damlayan kanı fark etti.

damla
drip

Constant dripping wears away a stone. - Damlayan su taşı deler.

Layla noticed blood dripping from the steering wheel of Sami's car. - Leyla, Sami'nin arabasının direksiyon simidinden damlayan kanı fark etti.

damla
bead
damla
dribble
damla
droppings
damla
to drop
damla
eye drop

After eye surgery, George put in eye drops every fifteen minutes. - Göz ameliyatından sonra, George her on beş dakikada bir göz damlası kullanır.

I'd like to buy eye drops. - Göz damlası satın almak istiyorum.

damla
drop by

A jug fills drop by drop. - Bir sürahi damla damla doldurur.

Drop by drop, the lake fills. - Damlaya damlaya göl olur.

Damla
(isim) Water drop
Damla
(Anatomi) gutta
damla
suspicion
damla
blob
damla
drop-shaped, pear-shaped
damla
(Konuşma Dili) heart attack
damla
minim
damla
dribblet
damla
drop, drip, bead, globule; medicine dropper; gout; very small quantity, bit
damla
pharm. drops: burun damlası nose drops
damla
drachm
damla
driblet
damla
gout
Turkish - Turkish

Definition of damlalar in Turkish Turkish dictionary

damla
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı: "Elime bir damla yağmur düştü."- H. E. Adıvar
Damla
katre
damla
Kalbe inen inme, felç
damla
Kalbe inen inme; felç
damla
Belli miktarlarda akıtılarak kullanılan ilaç
damla
Kalbe inen inme, felç. Çok az miktar: "Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar."- F. R. Atay
damla
Aniden kalbe gelen inme
damla
Damlalıkla kullanılan ilaç
damla
Damla biçiminde olan (ziynet)
damla
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı
damla
Çok az miktar
damlalar
Favorites