She got a part-time job as a typist.
- Bir daktilocu olarak part-time bir iş aldı.
Mary became a typist.
- Mary bir daktilocu oldu.
He let me use his typewriter.
- O bana daktilosunu kullanmama izin verdi.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
She found employment as a typist.
- O bir daktilocu olarak iş buldu.
My sister is a good typist.
- Kız kardeşim iyi bir daktilocu.