I demand punctuality.
- Ben dakiklik istiyorum.
Punctuality is not my strength. I am always late.
- Dakiklik benim gücüm değil. Ben hep geç kalırım.
She advised him to be punctual.
- O ona dakik olmasını tavsiye etti.
It is important that you should be punctual.
- Dakik olman gerektiği çok önemlidir.
Walking from the station to the house takes only five minutes.
- İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
- Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
Tom was exactly twelve minutes late.
- Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.