It is important that you should be punctual.
- Dakik olman gerektiği çok önemlidir.
She advised him to be punctual.
- O ona dakik olmasını tavsiye etti.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
Walking from the station to the house takes only five minutes.
- İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
Tom was exactly twelve minutes late.
- Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
You have exactly thirteen minutes to finish this.
- Bunu bitirmek için tam olarak on üç dakikan var.
She doesn't like unpunctual people.
- O, dakik olmayan insanları sevmez.