Tom should have known better than to lend money to Mary.
- Tom Mary'ye ödünç para vermekten daha iyisini bilmeliydi.
You're better than I am.
- Sen benden daha iyisin.
A laptop is better than a desktop.
- Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
I'm feeling a lot better.
- Çok daha iyi hissediyorum.
Peace is preferable to war.
- Barış savaştan daha iyidir.
It would be preferable for you to surrender.
- Teslim olmanız daha iyi olurdu.
Maybe it would be better if I were to just stay inside. Who wants to go out when the weather's like this?
- Belki içerde kalsam daha iyi olur. Hava böyleyken kim dışarı çıkmak ister?
Tom probably has better things to do than hang out with us.
- Tom'un muhtemelen bizimle takılmaktan yapacağı daha iyi şeyleri vardır.
He is superior to her in math.
- Matematikte ondan daha iyi.