daha iyi

listen to the pronunciation of daha iyi
Turkish - English
better

This is a good book, but that is better. - Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.

Nakido is better than Twitter. - Nakido, Twitter'dan daha iyidir.

preferable

Peace is preferable to war. - Barış savaştan daha iyidir.

It would be preferable for you to surrender. - Teslim olmanız daha iyi olurdu.

better still
(Konuşma Dili) stand head and shoulders above
(deyim) a cut above
betters
{e} atop
{e} out

If you cannot work out the problem, you had better try a different method. - Eğer problemi çözemezsen, farklı bir metot denemen daha iyi olur.

Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt. - Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.

atop of
ahead of
(Bilgisayar) better quality
all the better
superior to

He is superior to her in math. - Matematikte ondan daha iyi.

better to
be better
more decent
the better
greater good
daha iyi çalmak
outperform
daha iyi yapmak
outperform
daha iyi oynamak
outperform
daha iyi yeğ
I'd prefer better
daha iyi atlamak
outjump
daha iyi bir oda gösterir misiniz
Would you please show me a better room
daha iyi bir şey var mı
Is there anything better
daha iyi canlandırmak
outact
daha iyi dövüşmek
outfight
daha iyi düşününce
on second thoughts
daha iyi hissediyorum
I feel a little better
daha iyi koşullar aramak
seek greener pastures
daha iyi olabilir
improvable
daha iyi oynamak
outplay
daha iyi oynamak
outact
daha iyi sürmek
outride
daha iyi tanımak
have the advantage of smb
daha iyi tanıyınca
on better acquaintance
daha iyi uzanmak
outreach
daha iyi yapmak
do better
daha iyi yapmak
better

Tom is going to have to do better than that. - Tom ondan daha iyi yapmak zorunda kalacak.

We've got to do better. - Daha iyi yapmak zorundayız.

daha iyi şekilde
better

No matter how hard I try, I can't do it any better than she can. - Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.

I was in better shape back then. - O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.

bir gömlek daha iyi
(deyim) cut above
daha da iyi
yet better
daha da iyi
all the better
daha da iyi
even better

You can see the stars with your naked eye, and even better through a telescope. - Yıldızları çıplak gözle, hatta daha da iyisi teleskopla görebilirsin.

His old company gave him the shaft. But I admire the way he turned bad luck into good and did even better with his own business. - Eski şirketi ona kazık attı. Fakat onun kötü şansını iyiye çevirmesine ve kendi işinde daha da iyisini yapmasına hayranım.

düşmandan daha iyi manevra yapmak
outgeneral
düşünüp daha iyi bir yolunu bulmak
think up
gitsen daha iyi
you had better go
kıyasla daha iyi olmak
rate high with smb
metro ile giderseniz daha iyi olur
You'd better take subway
otobüs ile giderseniz daha iyi olur
You'd better take the bus
taksi ile giderseniz daha iyi olur
You'd better take the taxi
yapmasan daha iyi
you had better not
çok daha iyi
heaps better
çok daha iyi
head and shoulders above
çok daha iyi
streets ahead of
çok daha iyi
all the better
daha iyi
Favorites