She earns more than she spends.
- O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
- Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
If you request a further discount, we suggest changing the terms of payment.
- Daha fazla bir indirim talep ederseniz, ödeme koşullarını değiştirmeyi öneririz.
Please make an appointment to come in and discuss this further.
- İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
She could not put up with the insults any more.
- O, hakaretlere daha fazla katlanmadı.
Let's take a short rest here. My legs are tired and I can't walk any more.
- Burada kısa süre dinlenelim. Bacaklarım yorgun ve ben daha fazla yürüyemiyorum.
Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.
- Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.
We're no longer in danger.
- Daha fazla tehlikede değiliz.
Tom could no longer control himself.
- Tom daha fazla kendini kontrol edemedi.
He kept me waiting for more than an hour.
- O beni bir saatten daha fazla bekletti.
I had no more than 1,000 yen.
- 1,000 yenden daha fazlasına sahip değilim.
I was too tired to walk any farther.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar çok yorgundum.
I cannot stand his arrogance any longer.
- Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
Tom says he can't wait any longer.
- Tom daha fazla bekleyemeyeceğini söylüyor.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
- Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
I just can't stand this hot weather anymore.
- Bu sıcak havaya daha fazla katlanamıyorum.
There are no further details.
- Daha fazla ayrıntı yok.
They wanted no further spread of slavery.
- Köleliğin daha fazla yayılmasını istemediler.