Tom doesn't play outdoors much.
- Tom dışarıda çok oynamaz.
Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Hiç kimse soğuk bir günde dışarıda çalışmak istemez.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Today, we have to sleep outdoors.
- Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.
Tom doesn't play outdoors much.
- Tom dışarıda çok oynamaz.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Could we have a table outside?
- Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Both the brothers were out.
- Kardeşlerin her ikisi de dışarıdalardı.
Who is in charge of the office while the boss is away?
- Patron dışarıdayken ofisin sorumlusu kim?
He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
- O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Could we have a table outside?
- Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
Tom doesn't like to be out late at night.
- Tom gece geç saatte dışarıda olmaktan hoşlanmaz.
Everybody wants to be outside.
- Herkes dışarıda olmak istiyor.
I don't like to sit outside.
- Ben dışarıda oturmaktan hoşlanmıyorum.
He put weather stripping around the door to keep out drafts.
- Taslakları dışarıda tutmak için kapının etrafına tecrit şeridi koydu.
It costs a lot of money to eat out.
- Dışarıda yemek yemek çok pahalıya mal olur.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
Be sure to turn off the gas before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
Make sure to turn off all the lights before going out.
- Tüm ışıkların kapatıldığından emin ol dışarıya çıkmadan önce.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
The outside of the house was very run down.
- Evin dışarısı çok köhneydi.
Sami would never go outside of his house.
- Sami asla evinden dışarı çıkmazdı.
Tom got his learner's permit yesterday, so he's out with his father practicing driving.
- Tom dün ön ehliyetini aldı, bu yüzden araba sürmeyi pratik yapmak için babası ile birlikte dışarıda.
A person named Jones came while you were out.
- Sen dışarıdayken Jones adında bir kişi geldi.