Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
I went out with my friends.
- Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
Sami wanted to move out.
- Sami dışarı çıkmak istiyordu.
He has gone out for lunch already.
- O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.
Mother has just gone out shopping.
- Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.