I was obliged to go out yesterday.
- Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
Would you like to go out to have a drink somewhere?
- Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?
He neither spoke nor wept, but went out in silence.
- O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
Which student went out?
- Hangi öğrenci dışarı çıktı?
Sami wanted to move out.
- Sami dışarı çıkmak istiyordu.
He has gone out for lunch already.
- O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.
He has gone out for a walk.
- O bir yürüyüş için dışarı çıktı.