She went out without saying good-bye.
- Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
He neither spoke nor wept, but went out in silence.
- O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
I'm afraid he's just gone out.
- Maalesef o az önce dışarı çıktı.
He has gone out for lunch already.
- O zaten öğle yemeği için dışarı çıktı.