dışa

listen to the pronunciation of dışa
Turkish - English
(Pisikoloji, Ruhbilim) extroversion
(Pisikoloji, Ruhbilim) extrovert

Tom is extroverted, isn't he? - Tom dışa dönük, değil mi?

It is known that Siamese cats are extrovert. - Siyam kedilerinin dışa dönük olduğu bilinir.

dış
exterior
dış
external

That politician is well versed in internal and external conditions. - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

Speech is external thought, and thought internal speech. - Konuşma dış düşünce ve düşünce iç konuşmadır.

dış
outer

Storms have abraded the outer layer of paint. - Fırtınalar boyanın dış tabakasını aşındırdı.

The outer part of the ear is made of cartilage. - Kulağın dış tarafı kıkırdaktan yapılmıştır.

dışa dönük kimse
extrovert

Do introverts have shorter lives than extroverts? - İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?

dışa vurmak
register
dışa vurmak
externalize
dışa akma
drain
dışa boşalma
drain
dışa açılmak
outreach to
dışa bağımsız ülke
self contained country
dışa doğru
outwardly
dışa doğru
outward
dışa doğru
outwards
dışa doğru eğim
splay
dışa doğru genişletmek
splay
dışa doğru genişleyen
splay
dışa doğru olan
outward
dışa doğru çekmek
understeer
dışa dönmek
turn out
dışa dönük
extrovert

Siamese cats are known to be extroverts. - Siyam kedileri dışa dönük olarak bilinirler.

Do introverts not live as long as extroverts? - İçe dönükler dışa dönükler kadar yaşamaz mı?

dışa dönüklük
extroversion
dışa vurmak
to show, manifest
dışa vurmak
act out

Sami wanted to act out his fantasies. - Sami fantezilerini dışa vurmak istedi.

dışa vurmak
show
dışa vurup rahatlama
abreaction
dışa vurup rahatlamak
abreact
dışa yönelik ilgi
(Pisikoloji, Ruhbilim) extrinsic interest
dışa yönelik motivasyon
(Pisikoloji, Ruhbilim) extrinsic motivation
dışa yönelik pekiştirici
(Pisikoloji, Ruhbilim) extrinsic reinforcer
dışa çıkık
protuberant
dışa çıkık
protruding
dışa çıkık
protrusive
dıştan dışa ölçü
outside measurementsoverall dimension
dış
extrinsic
Dışa dönük
extroverted

Tom is extroverted, isn't he? - Tom dışa dönük, değil mi?

dış
outward

A ghost is an outward and visible sign of an inward fear. - Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.

Sami's body had no outward sign of visible trauma. - Sami'nin cesedinde hiçbir görünür dış travma işareti yoktu.

dış
foreign

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

He is well versed in foreign affairs. - O dışişlerinde iyi deneyimlidir.

dış
{s} out

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection. - Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

dış
off

Don't forget to turn off the gas before going out. - Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.

You are off the point. - Konunun dışına çıktın.

dış
(Askeri) outlying
dış
outdoor

She doesn't get outdoors much. - O, evin dışına fazla çıkmaz.

She shooed him outdoors. - O onu dışarı kışkışladı.

dış
(Biyokimya) peripheral
dış
(Otomotiv) threat

Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war. - Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.

dış
{s} salient
dış
appearance

She managed to keep up appearances. - O, dışarıya belli etmedi.

No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances. - Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.

dışa dönük
(Ticaret) outward looking
dış
exogenous
dış
outside

Shall we take this outside? - Bunu dışarı götürelim mi?

Outside of him, no one else came to the party. - Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.

dış
exteriors
dış
outher
dışa dönük
extroverts

Do introverts have shorter lives than extroverts? - İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?

Siamese cats are known to be extroverts. - Siyam kedileri dışa dönük olarak bilinirler.

dışa dönük
everted
bastırılmış duyguyu dışa vurmak
abreact
bastırılmış duyguyu dışa vurmak
release tension by acting or discussing problems
dış
outer appearance; outer covering
dış
superficial
dış
external, outer
dış
offshore
dış
outside, exterior; outer; external; foreign
dış
ecto

Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide. - Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.

dış
outside, exterior
dış
exo

Exoplanets are planets that are outside the solar system. - Ötegezegenler, güneş sistemi dışındaki gezegenlerdir.

How many exoplanets have been discovered so far? - Şimdiye kadar kaç tane dış gezegen keşfedildi?

dış
(Geometri) circumscribed
dış
without

I never go out without buying something. - Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.

She went out without saying good-bye. - Hoşça kal demeden dışarı çıktı.

Turkish - Turkish

Definition of dışa in Turkish Turkish dictionary

dışa dönük
Dışla ilişkisi olan
dışa dönük
Dışa dönüklük davranışları gösteren (kimse)
dışa dönüklük
Kişinin ilgisinin kendi duygu ve düşünceleri yerine, dıştaki nesnel ve toplumsal çevreye yönelmesi durumu
dışa vurum
Ruhsal olayların belli işaret veya tasvirlerle yansıtılması; insan ruhunun algılanabilecek biçimde kendini dışa yansıtması, ifade, dış vurum
dışa vurumcu
Dışa vurumculuk akımına bağlı olan sanatçı, dış vurumcu, ekspresyonist
dışa vurumculuk
Olayların, varlıkların gerçekten olduğu gibi değil de sanatçının iç dünyasına göre anlatılması anlayışına dayanan sanat akımı, anlatımcılık, ekspresyonizm
dış
Görülen, içte bulunmayan yüzey
dış
İki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan
dış
Açık havada geçen sahneleri içine alan çekim
dış
Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı
dış
Bireyin ötesinde bir varlığı olan
dış
Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar."- A. Haşim
dış
Yabancı ülkelerle ilgili
dış
Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan
dış
Bir kimsenin görünüşü, durum ve davranışları
dış
Bir konunun kapsamına girmeyen şey
dış
Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı: "Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız