düzey

listen to the pronunciation of düzey
Turkish - English
level

I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree. - Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.

Her acting is on the level of a professional. - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.

plane
level (of something)
level seviye
grade
contour line
table
(Politika, Siyaset) footing
absolute
elevation
(Bilgisayar) reset to
(Bilgisayar) matrix
degree
pitch
surface

Cars with AWD stand out on slippery and wet surfaces. - Dört çekerli arabalar kaygan ve ıslak düzeylerde direnebilir.

düzey dengeleyici
level compensator
düzey göstergesi
level indicator
genel düzey
(Bilgisayar) global level
ileri düzey
advanced
ileri düzey
advanced skill
ileri düzey
advanced level
yüksek düzey
haute
yüksek düzey
high level
üst düzey
(Bilgisayar) parent level
üst düzey
higher-up
üst düzey görevli
vip
üst düzey bürokrat
high-ranking bureaucrat, top-level bureaucrat
üst düzey diplomat
high-ranking diplomat, top-level diplomat
NATO Üst Düzey Lojistik Sorumlular Komitesi
(Askeri) Senior North Atlantic Treaty Organization (NATO) Logisticians Conference
alt düzey eğitim sertifikası
o level
en aşağı düzey
rock bottom
geleneksel düzey
(Pisikoloji, Ruhbilim) conventional level
geleneksellik sonrası düzey
(Pisikoloji, Ruhbilim) postconventional level
geleneksellik öncesi düzey
(Pisikoloji, Ruhbilim) preconventional level
kurumsal düzey
(Ticaret) corporate level
normal düzey
normal level
ortalama düzey
average level
sektörel düzey
(Hukuk) sectoral level
sıfır düzey adres
zero-level address
zihinsel düzey
(Pisikoloji, Ruhbilim) mental level
üst düzey
senior

This seminar will target senior marketing leaders from Japanese firms. - Bu seminer Japon firmalarından üst düzey pazarlama liderlerini hedef alacaktır.

He holds a senior position in the government. - O, hükümette üst düzey bir konuma sahiptir.

üst düzey heyet
(Hukuk) high-level delegation
üst düzey ilişkiler
superstructure
üst düzey ziyaret
(Hukuk) high-level visit
Turkish - Turkish
Bir nesnenin veya kimsenin başka nesnelere veya kimselere göre olan değer ve yücelik derecesi, seviye
Bir yüzeyin veya bir noktanın nispi yüksekliği ve o yükseklikten geçtiği var sayılan düzlem, seviye
seviye
düzey
Favorites