Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
- Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
I'll see to the arrangements for the party.
- Parti için düzenlemelerle ilgileneceğiz.
Import regulations have been relaxed recently.
- İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
You should keep to the regulations.
- Düzenlemelere uymalısınız.
The regulation was abolished, but then it was reenacted.
- Düzenleme kaldırıldı ama sonra yeniden yürürlüğe kondu.
In the first place, I would like to announce several new regulations.
- İlk olarak birkaç yeni düzenlemeyi duyurmak istiyorum.
Editing letter is becoming a lost art.
- Mektup düzenlemek bir kayıp sanat haline gelmektedir.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
Thank you for making the arrangements.
- Düzenlemeleri yaptığınız için teşekkür ederiz.
This arrangement is only temporary.
- Bu düzenleme sadece geçici.
We use computers to solve problems and to put information in order.
- Biz sorunları çözmek ve bilgiyi düzenlemek için bilgisayarlar kullanırız.
Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
- Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
She likes to arrange flowers.
- O, çiçekleri düzenlemeyi seviyor.
This arrangement is only temporary.
- Bu düzenleme sadece geçici.
Click here to edit the sentence.
- Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.
How often do you edit your profile?
- Ne sıklıkta profil düzenlersin?
He has some knowledge of editing.
- Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
I am not going out because I have to tidy my room.
- Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
- Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
The Angkar regulated every moment of our lives.
- Yaşamımızın her anını düzenleyen Angkar'dı.
Hong Kong is the least regulated economy in Asia.
- Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.
The President needs to sign a law regulating public spending.
- Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
We organized a project team.
- Biz bir proje ekibi düzenledik.
The speaker organized his lecture notes.
- Konuşmacı ders notlarını düzenledi.
Who organized that meeting?
- O toplantıyı kim düzenledi?
I think it's time for me to organize a party.
- Sanırım bir parti düzenlememin zamanıdır.
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
The two stamp collectors arranged a trade.
- İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
I arranged catering for tomorrow's party.
- Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
Many countries try to regulate the birth rate.
- Birçok ülke doğum oranını düzenlemeye çalışıyor.
The industry isn't well regulated.
- Endüstride iyi düzenleme yoktur.