düzelt

listen to the pronunciation of düzelt
Turkish - English
{f} correct

Correct me if I am wrong. - Eğer yanlış yaparsam beni düzelt

Shishir has been correcting a lot of sentences lately. - Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.

(Bilgisayar) fix

Some bugs were fixed. - Bazı yanlışlar düzeltildi.

How do I fix the volume? - Ben sesi nasıl düzeltebilirim?

(Bilgisayar) fix it

Are you saying you can't fix it? - Onu düzeltemeyeceğini mi söylüyorsun?

Do you think you can fix it? - Onu düzeltebileceğini düşünüyor musun?

{f} rectified
{f} correcting

Thank you for correcting this mistake. - Bu hatayı düzelttiğiniz için teşekkür ederim.

Why are you correcting this text? - Bu metni neden düzeltiyorsunuz?

{f} plump
straighten

I would like to have my teeth straightened. - Dişlerimi düzeltmek istiyorum.

I can't straighten out my back. - Sırtımı düzeltemiyorum.

{f} doctor
ameliorate
{f} recovered
emend
straighten out

It'll take about a week to straighten out my affairs. - İşlerimi düzeltmek yaklaşık bir hafta alacak.

I can't straighten out my back. - Sırtımı düzeltemiyorum.

{f} redress
amend

Your soil is in need of amending. - Sizin toprağınızın düzeltilmeye ihtiyacı var.

They amended the document. - Onlar dokümanı düzelttiler.

plump up
corrected

I had my composition corrected by Mr. Jones. - Kompozisyonumu Bay Jones'a düzelttirdim.

I had my composition corrected by the teacher. - Kompoziyonumu öğretmene düzelttirdim.

proofread

Tom did a good job proofreading Mary's rough draft. - Tom, Mary'nin taslağını düzelterek iyi bir iş yaptı.

Tom did a good job proofreading my paper. - Tom benim evrakımı düzelterek iyi bir iş yaptı.

subedit
plumpup
prim
düzel
(Biyokimya) order

Put your books in order. - Kitaplarınızı düzeltin.

Have you been adopting sentences in order to correct them? - Onları düzeltmek için cümleleri benimsiyor musun?

metin düzelt
(Bilgisayar) text correction
hareketlerini düzelt
mend your ways
düzelt
Favorites