Mary smoothed her hair.
 - Mary saçını düzeltti.
I think that will go smoothly.
 - Bunun düzgünce gideceğini düşünüyorum.
Try to write in plain English.
 - Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
I'm just a plain old office worker.
 - Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.
Also Felicja has blonde straight hair.
 - Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
I want to go straight.
 - Ben düz gitmek istiyorum.
She got a flat tire on her way home.
 - O eve giderken düz bir lastik aldı.
The earth is round, not flat.
 - Dünya yuvarlaktır, düz değil.
I corrected even the smallest details.
 - Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
Her birthday party will be held tomorrow evening.
 - Onun doğum günü partisi yarın akşam düzenlenilecek.
This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held.
 - Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
 - Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
Rightists often dislike regulatory legislation.
 - Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
Cheer up! Everything will soon be all right.
 - Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
 - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Have you checked the oil level recently?
 - Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi?
Go straight on, and you will find the store.
 - Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
 - Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
Geometry is based on points, lines and planes.
 - Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
The toilet doesn't flush properly.
 - Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
 - Düz bir sıra oluşturun.
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
 - O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.
Where are the plates arranged?
 - Plakalar nerede düzenlenmiş?