dünyalar

listen to the pronunciation of dünyalar
Turkish - English
(onun) olmak to be very happy
worlds

If this is the best of all possible worlds, what are the others like? - Bu bütün olası dünyaların en iyisi ise diğerleri nasıldır?

You and I come from different worlds. - Sen ve ben farklı dünyalardanız.

dünya
world

He has many enemies in the political world. - Politik dünyada pek çok düşmanı var.

Windows is the most used operating system in the world. - Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.

dünyalar benim oldu
(Konuşma Dili) I felt on top of the world
dünyalar onun olmak
to rejoice (at/over)
Dünya
Earth

They know the importance of protecting the earth. - Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.

Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen? - Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?

dünya
realms
dünya
people

A lot of people want peace all over the world. - Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.

The world is full of dumb people. - Dünya aptal insanlarla dolu.

dünya
lower
dünya
realm
dünya
terrestrial globe
dünya
lower world
dünya
everybody

Sometimes it seems to me as though everybody in the world speaks English. - Bazen bana dünyadaki herkes İngilizce konuşuyormuş gibi geliyor.

If everybody were me, the world would be a much better place. - Herkes benim gibi olsaydı dünya çok daha iyi bir yer olurdu.

başka dünyalar
other worlds
dünya
globe

The equator divides the globe into two hemispheres. - Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.

Moving money and technology from one side of the globe to the other is not enough. - Parayı ve teknolojiyi dünyanın bir tarafından diğerine taşımak yeterli değildir.

dünya
monde
dünya
everyone, people
dünya
planetary
dünya
Vale of Tears

Without music the world is a vale of tears. - Müziksiz dünya çile dünyasıdır.

dünya
terrene
dünya
world, the globe; earth; the universe; everybody, people
dünya
nature
dünya
the world, the earth
seni dünyalar kadar seviyorum
i love you whole world
Turkish - Turkish

Definition of dünyalar in Turkish Turkish dictionary

DÜNYA
(Osmanlı Dönemi) (Müz: Ednâ) (Denâet veya dünüvv. den) En yakın, en aşağı
DÜNYA
(Osmanlı Dönemi) Şimdiki âlemimiz. (Ahirete veya ölüme en yakın olmasından bu isim verilmiştir.) (Dünyâ, âhiretin tarlasıdır. Bir kitab-ı Samedanîdir. Hem bir mezraadır. Hem birbiri arkasında dâim gelen geçen âyineler mecmuasıdır. Hem seyyar bir ticaretgâhtır. Hem muvakkat bir seyrangâhtır. Hem bir misafirhânedir.)(Ehl-i dalâletin vekili der ki, ehadisinizde dünya tel'in edilmiş. "Cife" ismiyle yâdedilmiş. Hem bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat, dünyayı tahkir e
Dünya
Üstünde yaşadığımız gök cismi
Dünya
kainat
Dünya
yeryüzü
Dünya
cihan
Dünya
(Osmanlı Dönemi) SİPENC
Dünya
acun
Dünya
diyar
Dünya
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
Dünya
(Osmanlı Dönemi) DEHR
Dünya
serabistan
Dünya
devran
dünya
Duygu, düşünce ve hayal âlemi
dünya
Dış, çevre, ortam
dünya
Duygu, düşünce ve hayal âlemi: "Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı."- Y. Z. Ortaç
dünya
El gün, herkes
dünya
İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu
dünya
Üstünde yaşadığımız gök cismi: "Dünyanın düzeni, güneşin her gün beklenen saatte doğacağı üstüne kurulmuştur."- N. Cumalı
dünya
Meslek veya iş birliği içinde bulunma, camia
dünya
Dış, çevre, ortam: "Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş."- H. C. Yalçın. İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu
dünya
(Osmanlı Dönemi) küre
dünyalar
Favorites