Definition of dünya in Turkish English dictionary
- world
In my opinion, German is the best language in the world.
- Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
Windows is the most used operating system in the world.
- Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Earth
The earth is the shape of an orange.
- Dünya portakal şeklindedir.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- globe
The equator divides the globe into two hemispheres.
- Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.
Moving money and technology from one side of the globe to the other is not enough.
- Parayı ve teknolojiyi dünyanın bir tarafından diğerine taşımak yeterli değildir.
- monde
- everyone, people
- planetary
- Vale of Tears
Without music the world is a vale of tears.
- Müziksiz dünya çile dünyasıdır.
- terrene
- world, the globe; earth; the universe; everybody, people
- terrestrial globe
- nature
- the world, the earth
- realms
- people
Many people in the world are hungry.
- Dünyada birçok insan açtır.
A lot of people want peace all over the world.
- Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- lower
- realm
- lower world
- everybody
Everybody in the world desires peace.
- Dünyadaki herkes barış ister.
If everybody thought the way I did, the world would be a much better place.
- Herkes benim gibi düşünse, dünya daha iyi bir yer olurdu.
- dünya çapında
- global
One can't discount a global disaster like a virulent plague.
- Kimse, öldürücü bir salgın gibi dünya çapında bir felaketi önemsememezlik edemez.
- Dünya savaşı
- great war
- dünya dışı
- extraterrestrial
- dünya evi
- marriage
- Dünya Ekonomik Forumu
- World Economic Forum
- dünya Gümrük örgütü
- (Ticaret) World Customs Organisation
- dünya Ticaret örgütü
- (Ticaret) World Trade Organisation
- dünya düzeni
- world order
- dünya edebiyatı
- world literature
- dünya ekseni
- world axis
- dünya harikası
- World Wonders
- dünya hayatı
- life of the world
- dünya kupası
- World Cup
- dünya mirası
- World heritage
- dünya rekoru
- world record
- dünya varmış
- (deyim) thank heaven. oh be dünya varmış: oh thank heaven
- dünya vatandaşlığı {n}
- world citizenship, (n)
- Dünya Alan Kodu Temel Ansiklopedisi
- (Askeri) World Area Code Basic Encyclopedia
- Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü
- (Hukuk) World Intellectual Property Organization
- Dünya Gıda Programı
- (Askeri) World Food Programme (UN)
- Dünya Gıda Programı
- (Hukuk) World Food Programme
- Dünya Gıda Teşkilatı
- (Hukuk) World Food Organization
- Dünya Jeodezik Sistemi
- (Askeri) World Geodetic System
- Dünya Jeodezik Sistemi 1984
- (Askeri) World Geodetic System 1984
- Dünya Meteoroloji Teşkilatı
- (Askeri) World Meteorological Organization
- Dünya Meteoroloji Örgütü
- (Hukuk) World Meteorological Organization (WMO)
- Dünya Sağlık Örgütü
- (Hukuk) World Health Organisation (WHO)
- Dünya Vizyon Yardım ve Geliştirme Ano.Şti.
- (Askeri) World Vision Relief and Development, Inc
- Dünya varmış!
- How wonderful!, What a relief!
- Dünya yer istasyonu
- (Askeri) Earth ground station
- Dünya yıkılsa umurunda değil
- He doesn't give a damn
- Dünya Çapı Liman Sistemi
- (Askeri) Worldwide Port System
- Dünya Çapında Emniyetli Ses Konferasn Sistemi
- (Askeri) Worldwide Secure Voice Conferencing System
- Dünya Çapında Hava İndirme Komuta Karargahı
- (Askeri) worldwide airborne command post
- Dünya Çapında Müşterek İstihbarat Muhabere Sistemleri
- (Askeri) Joint Worldwide Intelligence Communications System
- Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu
- (Hukuk) World Federation of Trade Unions (WFTU)
- dünya (Peygamber) Süleyman'a bile kalmamış
- (Atasözü) No man can live forever
- dünya ahret kardeşim olsun
- (Konuşma Dili) Let it be friendship only
- dünya başına yıkılmak
- to be very miserable
- dünya bir araya
- gelse even if everybody is opposed
- dünya durdukça
- for ever and ever
- dünya döndükçe
- till doomsday
- dünya evine girmek
- lead to the altar
- dünya evine girmek
- to enter into matrimony, to get married
- dünya evine girmek
- to get married
- dünya görüşü
- conception of the world
- dünya görüşü
- world-view
- dünya görüşü
- one's general philosophy of life
- dünya görüşü
- philosophy
- dünya görüşü
- philosophy of life
- dünya gözü ile görmek
- to see (someone) before one dies
- dünya gözüyle görmek
- to see (sth) before one dies
- dünya güzeli
- 1. (person) of outstanding beauty. 2. Miss Universe
- dünya hükümeti
- (Hukuk) world government
- dünya ile ilişkisini kesmek
- maroon
- dünya işlerine dalmış kimse
- worldling
- dünya işlerini iyi bilir
- worldly-wise
- dünya işlerini iyi bilme
- worldly wisdom
- dünya işleriye ilgilenme
- secularism
- dünya kadar
- a world of, lots of
- dünya kadar
- a whole lot
- dünya kadar
- vast
- dünya kadar fark
- vast difference
- dünya kadar para
- pots of money
- dünya kadar para
- a pot of money
- dünya kamuoyu
- (Hukuk) world public opinion
- dünya kelamı
- worldly talk
- dünya kelamı etmek
- to talk about worldly things
- dünya kurulalıdan beri
- since the world began
- dünya küresi
- globe
- dünya malı dünyada kalır
- (Atasözü) You can't take it with you
- dünya malı/nimeti
- wealth, possessions
- dünya musevileri
- world Jewry
- dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş
- ascetic
- dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş kimse
- ascetic
- dünya para sistemi
- (Hukuk) world monetary system
- dünya penceresi
- (Konuşma Dili) the eyes
- dünya politikası
- (Hukuk) world politics
- dünya savaşları arasındaki süre
- the interwar period
- dünya savaşı
- world war
World War Two ended in 1945.
- 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sona erdi.
The Cold War began after World War Two.
- Soğuk Savaş İkinci Dünya Savaşından sonra başladı.
- dünya turu
- globetrotting
- dünya turu
- world tour
- dünya turu yapan kimse
- circumnavigator
- dünya varmış!
- (Konuşma Dili) How wonderful! (expression of relief)
- dünya vatandaşı
- cosmopolitan
- dünya yörüngesinin dışındaki gezegenler
- superior planets
- dünya yüzü görmemek
- to be overwhelmed by circumstances
- dünya yıkılsa umurunda değil
- (Konuşma Dili) He doesn't give a damn
- dünya yıkılsa umurunda değil
- without a care in the world
- dünya yıkılsa umurunda olmamak
- to be without a care in the world
- dünya zevklerine düşkün
- worldly
- dünya zindan olmak
- to be in great distress, to lead a dog's life
- dünya zindan olmak
- to be in great distress
- dünya âlem
- (Konuşma Dili) everybody
- dünya âlem
- all the world, everybody
- dünya çapında
- (Hukuk) world-wide
- dünya çapında
- mondial
- dünya çapında
- global, worldwide
- dünya çapında
- tüm dünya çapında
- dünya çapında acele posta
- (Askeri) worldwide express
- dünya çapında tanınan
- world famous
- dünya şampiyonu
- world champion
- dünya şampiyonu
- world championship
- dünya şampiyonu
- competition for the title of world champion
- dünya çapında
- {s} worldwide
Despite adversity, the architect achieved worldwide fame.
- Sıkıntıya rağmen, mimar dünya çapında üne ulaştı.
The government's actions were condemned worldwide.
- Hükümetin etkinlikleri dünya çapında kınandı.
- birinci Dünya Savaşı
- the First World War, World War I
- dünya çapında
- world wide
- 8 mart dünya kadınlar günü
- international women's day is celebrated on March 8 every year
- birinci dünya
- developed countries
- ikinci dünya
- (Ticaret) second world
- yalan dünya
- transitory life
- 3.dünya ülkesi
- third world country
- 3.dünya ülkesi
- 3rd world country
- dünyalar
- worlds
Is there life on other worlds?
- Diğer dünyalarda yaşam var mı?
Everything is for the best in the best of all possible worlds.
- Her şey bütün olası dünyaların en iyisinin içindeki en iyiler içindir.
- ikinci dünya savaşı
- Second world war, world war the second, WW II
- Birinci dünya savaşı
- great war
- Gelecek dünya
- the new Jerusalem
- IInci Dünya Savaşı
- (Askeri) World War II
- Lüteriyen Dünya Rölyefi
- (Askeri) Lutheran World Relief
- Müşterek Dünya Çapında İstihbarat Muhabere Sistemi (JWICS) seyyar birleştirilmiş
- (Askeri) Joint Worldwide Intelligence Communications System (JWICS) mobile integrated communications system
- Yeni Dünya
- the New World
- Yeni Dünya Düzeni
- (Hukuk) New World Order
- Yeni dünya
- New World
- adil dünya hipotezi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) just-world hypothesis
- adil dünya inancı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) belief in a just world
- alçak Dünya yörüngesi
- (Askeri) low Earth orbit
- bu dünya ile ilgili olmayan
- unworldly
- bütün dünya
- all the world
All the world is divided into three types of people - finger-users, chopstick-users, and fork-users.
- Bütün Dünya üç tip insana bölünmüştür-parmak-kullananlar, çubuk- kullananlar, ve çatal-kullananlar.
All the world speaks English.
- Bütün dünya İngilizce konuşuyor.
- bütün dünya
- wide world
I think you're the most beautiful woman in the whole wide world.
- Sanırım sen bütün dünyada en güzel kadınsın.
- coğrafi referans; dünya coğrafi referans sistemi
- (Askeri) geographic reference; world geographic reference system
- dünyalar
- (onun) olmak to be very happy
- dış dünya
- external world
- dış dünya
- outer world
- dış dünya/âlem
- external world
- eski dünya
- Old World
- fani dünya
- the world of mortality
- güneş ile dünya arasındaki gezegen
- inferior planet
- iki dünya this world and the world
- to come
- ikinci Dünya Savaşı
- the Second World War, World War II
- iç dünya
- (a person's) inner world, inner self
- iç dünya
- interior
- iç dünya
- inwardness
- jeosenkronize dünya yörüngesi
- (Askeri) geosynchronous earth orbit
- mavi dünya
- (Arılık) globe thistle
- orta Dünya yörüngesi
- (Askeri) medium Earth orbit
- soyut dünya
- abstract world
- suni dünya uydusu
- (Askeri) artificial earth satellite
- terki dünya etmek
- to retire from the world, forsake the world and its concerns, seclude oneself from the world
- velev ki even if ...: Böyle birisini, velev ki dünya güzeli olsun, evime sokmam
- I won't allow such a person in my house, even if she's the most beautiful creature on earth!
- yalan dünya
- this transitory life
- yalancı dünya
- this transitory life
- yeni ve dünya çapında yaklaşım
- (Hukuk) new and global approach
- Öteki dünya
- the new Jerusalem
- Üçüncü Dünya Ülkeleri
- the Third World
- öbür dünya
- beyond
- öbür dünya
- hereafter
- öbür dünya
- the other world, afterlife
- öbür dünya
- afterdeath
- öbür dünya
- the other world
- öbür dünya
- the unseen
- öbür dünya
- afterlife
- öbür dünya the world
- to come, the next world
- ölümlü dünya
- this mortal world
- öteki dünya
- the other world
- özgür dünya
- free world
- üçüncü dünya
- the third world
- üçüncü dünya ülkeleri
- (Hukuk) third world countries
- üçüncü dünya ülkeleri
- third-world nations
- üçüncü dünya ülkeleri
- Third World
- üçüncü dünya ülkeleri vatandaşları
- (Hukuk) third world country nationals