Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
- Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
I broke a rib falling.
- Ben düşerek bir kaburgamı kırdım.
He hurt his hand falling.
- O düşerek elini incitti.
I never dreamed that I would meet her there.
- Onunla orada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
- Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
All the expenses will fall on the sponsor.
- Tüm masraflar sponsora düşecektir.
Newton saw an apple fall off a tree.
- Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
- Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
The temperature has suddenly dropped.
- Sıcaklık aniden düştü.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
She came close to falling off the platform.
- Neredeyse platformdan düşüyordu.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
- Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
A fallen rock barred his way.
- Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.