düşürmek

listen to the pronunciation of düşürmek
Turkish - English
reduce

That store had to reduce their prices. - O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.

The opposition party put forward a bill to reduce income tax. - Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.

drop
lower

The government explicitly declared its intention to lower taxes. - Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.

Being less urgent, this plan is lower in priority. - Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.

curtail
send down
pull dawn
knock off
spill
scale down
to pass, expel (intestinal worms, gallstones, kidney stones)
to remove from power; to overthrow
(birıni) trip
put down
beat down
to drop; to topple; to reduce; (fiyat) to mark sth down; (çocuk) to miscarry; (uçak) to bring sth down; (futbolda) to bring sb down; to overthrow, to topple, to bring sb down; to get (sth) easily/cheaply
flop
to miscarry; to abort
cause to fall
roll back
deflate
to get (something) at a bargain
to drop, let fall
mark down
overthrow
take from
let fall
step down
depress
precipitate
let down
(fiyat) screw down
slim down
sink
{f} throw
trip
reduce to
decrease
bring down
tumble down
dump
dip
crash
detract from
topple
pare down
fell
tumble
unhorse
topple over
droop
fling
küçük düşürmek
humiliate

We don't want to humiliate them. - Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.

I don't want to humiliate Tom. - Tom'u küçük düşürmek istemiyorum.

düşürme
{i} reduction
dehşete düşürmek
frighten
küçük düşürmek
disparage
dehşete düşürmek
appall
gölge düşürmek
compromise
aptal durumuna düşürmek
(deyim) make a fool of
borsa fiyatlarını düşürmek
bear
dehşete düşürmek
appal
düşürme
{i} degradation
gölge düşürmek
to overshadow
gözden düşürmek
discredit
hayrete düşürmek
astonish
küme düşürmek
relegate
pusuya düşürmek
to ambush
tehlikeye düşürmek
(Askeri) endanger
tuzağa düşürmek
entrap
hayrete düşürmek
amaze
birbirine düşürmek
play off against
bitkin düşürmek
exhaust
bitkin düşürmek
tire out
düşür
(Bilgisayar) drop

Jim dropped his pen and bent to pick it up. - Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.

It would break if you dropped it. - Eğer düşürürsen kırarsın.

düşürme
{i} spill
düşürme
abort
düşürme
drop

Take care not to drop that glass. - Bardağı düşürmemek için dikkat et.

You must be careful not to drop the eggs. - Yumurtaları düşürmemek için dikkatli olmalısın.

düşürme
fall
suya düşürmek
to defeat
tehlikeye düşürmek
imperil
önem derecesini düşürmek
marginalize
çocuk düşürmek
miscarry
düşür
sent down
düşür
bring down

We must try to bring down costs. - Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.

düşür
brought down

The good harvest brought down the price of rice. - İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.

The demand was brought down by increases in imports. - İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.

düşür
let fall
düşür
{f} lower

Tom was happy that his landlord lowered the rent. - Tom onun ev sahibi kirayı düşürdüğü için mutlu oldu.

Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback. - İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..

düşür
downgrade
düşür
plunk down
düşür
send down
düşürme
{i} overthrow
düşür
bring#down
elinden düşürmek
by the hand to reduce
maliyet düşürmek
To reduce costs
taş düşürmek
(Tıp, İlaç) Pass kidney stones, pass stones
çelişkiye düşürmek
put into contradiction
aptal durumuna düşürmek
score off
aptal durumuna düşürmek
stultify
aptal durumuna düşürmek
score smb. off
ateşi düşürmek için ıslak bezle sarma
wet pack
attan düşürmek
unsaddle
açmaza düşürmek
to drive sb into a corner
açmaza getirmek/düşürmek
slang to fool, deceive
ağa düşürmek
enmesh
ağına düşürmek
to trap, entrap
ağına düşürmek
to ensnare, to trap
bebek düşürmek
have a miscarriage
bebek düşürmek
miscarry
binicisini düşürmek
unseat
birbirine düşürmek
make bad blood
birbirine düşürmek
breed bad blood
birbirine düşürmek
to set (people) quarreling or fighting
birbirine düşürmek
to set at loggerheads, to set sb against sb, to play off against
bitkin düşürmek
to exhaust
davayı düşürmek
nonsuit
dehşete düşürmek
terrify
dehşete düşürmek
to horrify, to terrify, to appal
dehşete düşürmek
funk
dehşete düşürmek
horrify
dehşete düşürmek
terrorize
dehşete düşürmek
dismay
dehşete düşürmek
shock
derecesini düşürmek
downgrade
değerini düşürmek
devalue
değerini düşürmek
become cheap
değerini düşürmek
attenuate
değerini düşürmek
damage
değerini düşürmek
debase
değerini düşürmek
cheapen
değerini düşürmek
devaluate
değerini düşürmek
bemean
değerini düşürmek
alloy
değerini düşürmek
detract
değerini düşürmek
depreciate
dile düşürmek
set tongues wagging
dillere düşürmek
bandy about smb.'s name
düşür
bringdown
düşür
unhorse
düşür
plunkdown
düşür
broughtdown
düşür
abort
düşür
sentdown
düşür
senddown
düşürme
dropping
düşürme
rollback
düşürme
causing to fall
düşürme
throw
elinden düşürmek
drop down from one's hands
endişeye düşürmek
to fret
faiz düşürmek
decrease the interest rates
fiyatları düşürmek
raid the market
fiyatları düşürmek
bear the market
fırsatını düşürmek
to find a way
gölge düşürmek
to cast a shadow on, overshadow, cloud
gözden düşürmek
to discredit, to disgrace
gülünç duruma düşürmek
travesty
güçten düşürmek
debilitate
hayrete düşürmek
nonplus
hayrete düşürmek
to astonish, to bowl sb over, to amaze
hayrete düşürmek
give smb. a tumble
hızını düşürmek
de escalate
itibardan düşürmek
to disgrace, to discredit
itibardan düşürmek
bring into disrepute
iz düşürmek
project
izini düşürmek
geom . to project (a solid figure) onto a plane
kalitesini düşürmek
lower the tone of
kararsızlığa düşürmek
unhinge
kefeki taşı ile düşürmek
scale
kendini gülünç duruma düşürmek
to make a fool of oneself, to become a laughing stock
kendini gülünç duruma düşürmek
make a fool of oneself
kendini komik duruma düşürmek
make oneself ridiculous
kendini küçük düşürmek
to demean oneself, to lower oneself
kendini küçük düşürmek
demean oneself
kendisini küçük düşürmek
to make oneself cheap
kendisini küçük düşürmek
make oneself cheap
kolpoya düşürmek
to hoodwink, to dupe
kuvvetten düşürmek
castrate
kuvvetten düşürmek
enfeeble
kuvvetten düşürmek
enervate
kötü yola düşürmek
debauch
küçük düşürmek
lessen
küçük düşürmek
detract
küçük düşürmek
debase
küçük düşürmek
depreciate
küçük düşürmek
to humiliate (someone)
küçük düşürmek
make smb. feel small
küçük düşürmek
stultify
küçük düşürmek
bring into contempt
küçük düşürmek
stigmatize
küçük düşürmek
lower
küçük düşürmek
score smb. off
küçük düşürmek
give affront to
küçük düşürmek
a) to humiliate, to abase, to mortify, to degrade, to put sb down b) to abase oneself
küçük düşürmek
affront
küçük düşürmek
degrade
küçük düşürmek
snub
küçük düşürmek
run down
limit düşürmek
lower the limit
mandepsiye bastırmak/düşürmek
slang to trick, dupe, pull a fast one on
maskesini düşürmek
to unmask
maskesini düşürmek
debunk
nominal değerini düşürmek
(mal) write down
personel sayısını düşürmek
retrench
piyasayı düşürmek
bear the market
pusuya düşürmek
ambush
pusuya düşürmek
to trap, to ambush
pusuya düşürmek
ambuscade
seviyesini düşürmek
drag down
suya düşürmek
blight
suya düşürmek
wreck
suçlu durumuna düşürmek
set down
sıçrayıp binicisini düşürmek
buck
tansiyonu düşürmek
defuse
tarih düşürmek
to compose a chronogram to commemorate the date of (an event)
taş düşürmek
to pass a kidney stone (gallstone, etc.)
telaşa düşürmek
to alarm, to flurry
tuzağa düşürmek
circumvent
tuzağa düşürmek
enmesh
tuzağa düşürmek
trap
tuzağa düşürmek
ambuscade
tuzağa düşürmek
springe
Turkish - Turkish
Zayıf bırakmak, gücünü azaltmak: "Annemi verem iyiden iyiye düşürmüştü."- Y. K. Beyatlı
Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak
Değerini, fiyatını indirmek
Iskat etmek
Değerli bir şeyi ucuz veya kolay ele geçirmek
Değerli bir şeyi ucuz veya kolay elde etmek
Azaltmak
Vücuttan atmak
Taş, solucanı vücuttan atmak
Zayıf bırakmak, gücünü azaltmak
Uğratmak
(Osmanlı Dönemi) TURUR
çelmek
(Osmanlı Dönemi) DAMM
(Osmanlı Dönemi) HAT'ET
düşürme
Düşürmek işi
düşürme
Düşürmek işi: "Arkadaşının münasebetsiz bir fiyat söyleyerek piyasayı düşürmesinden korkmuştu."- R. N. Güntekin
düşürmek
Favorites