That store had to reduce their prices.
- O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
- Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
The government explicitly declared its intention to lower taxes.
- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
We don't want to humiliate them.
- Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.
I don't want to humiliate Tom.
- Tom'u küçük düşürmek istemiyorum.
Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
Take care not to drop that glass.
- Bardağı düşürmemek için dikkat et.
You must be careful not to drop the eggs.
- Yumurtaları düşürmemek için dikkatli olmalısın.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
Tom was happy that his landlord lowered the rent.
- Tom onun ev sahibi kirayı düşürdüğü için mutlu oldu.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..