The television news was depressing, so rather than start crying I turned it off.
The war ended with a humiliating defeat for Britain.
- Savaş İngiltere için küçük düşürücü bir yenilgi ile sona erdi.
You can't imagine how humiliating this is.
- Bunun ne kadar küçük düşürücü olduğunu hayal bile edemezsin.
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
- İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
I almost dropped the plates.
- Ben neredeyse tabakları düşürüyordum.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..
Tom seems to be unwilling to lower the price.
- Tom fiyatı düşürmek için isteksiz görünüyor.
I wish to buy an antipyretic.
- Ben bir ateş düşürücü almak istiyorum.
I will prescribe a febrifuge to you.
- Size bir ateş düşürücü ilaç yazacağım.