We went to each other's weddings.
- Biz birbirimizin düğünlerine gittik.
I know you hate weddings.
- Düğünlerden nefret ettiğini biliyorum.
They set the time and place of the wedding.
- Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
- Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.