düğün

listen to the pronunciation of düğün
Turkish - English
wedding

They set the time and place of the wedding. - Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.

They wanted a wedding picture in front of the Eiffel Tower. - Eyfel Kulesi'nin önünde bir düğün resmi istediler.

wedding, nuptials, wedding feast, marriage ceremony; nuptial, bridal
wedding feast, wedding reception
sponsal
nuptials
nuptial
bridal
marriage ceremony
(Folklor) wedding ceremony
Düğün çorbası
Wedding soup
düğün gecesi
wedding night
düğün sahibi, toycu
have your wedding, toycu
düğün salonu
wedding room
düğün alayı
wedding procession
düğün bayram etmek
to rejoice (at/over)
düğün bayram etmek
to be very happy, be joyous; to celebrate
düğün dernek
festival, merry entertainment
düğün dernek
festival, merry-making
düğün dernek, hep bir örnek
(Konuşma Dili) It's always the same old thing
düğün etmek
to rejoice, to exult
düğün evi gibi
(place) filled with a happy throng of people
düğün günü
wedding day
düğün hediyesi
wedding present
düğün kasidesi
epithalamium
düğün otu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: buğdaygiller,necliye) [syn.: düğün otu, halfa otu] esparto grass
düğün pastası
bridecake
düğün pilavıyla dost ağırlamak
to take credit for what has been done by others
düğün salonu hall rented
for a reception following a wedding, an engagement, or a circumcision
düğün yapmak
to hold a wedding
düğün yemeği
wedding breakfast
düğün şiiri
epithalamium
düğün çiçeği
buttercup
düğünler
weddings

I know you hate weddings. - Düğünlerden nefret ettiğini biliyorum.

Tom came to all three of my weddings. - Tom düğünlerimin üçüne de geldi.

Kambersiz düğün olmaz
(Konuşma Dili) Of course we can't leave him out
elle gelen düğün bayram
(Atasözü) We are all in the same boat
düğün
Favorites