The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
Modern science has turned many impossibilities into possibilities.
- Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür.
Tom often forgets to use his turn signal.
- Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
Now there is no turning back.
- Şimdi geriye dönüş yok.
That country is turning into a society with high education.
- O ülke yüksek öğrenim görmüş bir topluma dönüşüyor.
She could not find her way back.
- O, geri dönüş yolunu bulamadı.
I had trouble finding my way back to my hotel last night.
- Dün gece otele dönüş yolumu bulmada sıkıntı yaşadım.