The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.
- Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü.
His hair has turned white.
- Saçları beyaza dönüştü.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The dog waited day after day for its master's return.
- Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
Now there is no turning back.
- Şimdi geriye dönüş yok.
Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold.
- Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.
You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
She could not find her way back.
- O, geri dönüş yolunu bulamadı.