She shed tears while listening to the story.
- Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü.
She shed bitter tears.
- O acı gözyaşları döktü.
I spilled egg on the floor.
- Yumurtayı yere döktüm.
Tom almost spilled his coffee.
- Tom neredeyse kahvesini döküyordu.
I spilled coffee on your tablecloth.
- Ben senin masa örtüne kahve döktüm.
I spilled egg on the floor.
- Yumurtayı yere döktüm.
Tom put the fire out by dumping a bucket of water on it.
- Tom üzerine bir kova su dökerek ateşi söndürdü.
It wasn't Tom who dumped garbage in your front yard.
- Ön bahçenize çöp döken kişi Tom değildi.