Sigara içmenin zararlı olduğu gerçeğini inkar etmek yok.
- There is no denying the fact that smoking is harmful.
Dünyada İngilizce'nin en yaygın şekilde konuşulan dil olduğunu inkar etmek yok.
- There is no denying that English is the most widely spoken language in the world.
İsteğini reddetmek zorundayım.
- I have to deny your request.
Açık olanı reddetmek aptalca.
- Denying the obvious is stupid.
O, hikayeyi yalanlamak için acele etti.
- She hastened to deny the story.
O talepler reddedildi.
- Those requests were denied.
Tom'un girişi reddedildi.
- Tom was denied entry.
Tom bunu reddetmenin hiçbir anlamı olmadığını biliyordu.
- Tom knew there was no point in denying it.
O talebi reddetmeliyim.
- I have to deny that request.
Boşuna inkar etmeyin.
- Don't bother to deny it.
Onu inkar etmeyeceğim.
- I'm not going to deny that.