to defy an enemy; to defy the power of a magistrate; to defy the arguments of an opponent; to defy public opinion.
Mary kesinlikle partide en güzel kızdı.
- Mary was definitely the prettiest girl at the party.
Senin gibi güzel bir kız kesinlikle fark edilir.
- A pretty girl like you will definitely be noticed.
Onu açıklamak için sana meydan okuyorum.
- I defy you to make it public.
Hırs bizi güçlü yaptığı için biz düşmanlarımıza meydan okuruz!
- We defy our foes, for our passion makes us strong!
Onlar kralın yasalarına meydan okudular.
- They defied the laws of the king.