dâhi

listen to the pronunciation of dâhi
Turkish - English
genius

She was a genius in mathematics. - Matematikte bir dahiydi.

People often have no sympathy for geniuses. - İnsanların genelde dahiler için hiçbir sempatisi yoktur.

{i} wizard
also

It is not enough to defeat our external enemies, it is also necessary to exterminate our internal enemies. - Harici düşmanları yenmek yetmez, dahili düşmanları da imha etmek lazımdır.

From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work. - 1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.

even

They didn't even know who they were supposed to meet. - Kiminle buluşmaları gerektiğini dahi bilmiyorlardı.

We don't even like Tom. - Biz dahi Tom'dan hoşlanmıyoruz.

as well
well
wiz
included
genie
as so
eke
also, too, even
prodigy

It's no exaggeration to say that he's a prodigy. - Onun bir dahi olduğunu söylemek abartı değil.

The four-year old prodigy composed a symphony. - Dört yaşındaki dahi bir senfoni besteledi.

item
too

In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday. - Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.

also, too, even: O dahi söyledi. He said it, too./Even he said it
likewise
genius, prodigy
one with great mental ability
gifted, talented
1.genius, man of genius
very intelligent or talented person
as
dahi çocuk
child prodigy
dahi geri zekalı
(Pisikoloji, Ruhbilim) prodigious savant
dahi çocuk
prodigy infant
-de dahi
even when
dahiler
geniuses
aptal dahi
(Pisikoloji, Ruhbilim) idiot savant
bekleme durumunda dahi
even at standby state
otistik dahi
(Pisikoloji, Ruhbilim) autistic savant
English - English
curd