Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
- I feel resentment against your unwarranted criticism.
Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
- The boss tortured the workers with his criticism.
Onun tenkitleri yersizdi.
- His criticisms were out of place.
Olumsuz eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
- How do you deal with the negative criticism?
O bir eleştirmen olarak gittikçe daha çok ünlü oldu.
- He became more and more famous as a critic.
O yazardan ziyade eleştirmendir.
- He is a critic rather than a novelist.
O, kritik durumdaydı.
- He was in critical condition.
O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
- You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
- Tom had many critics.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
The politician received a lot of public criticism for his controversial stance on the issue.
... of the criticism that maybe young people ...
... meant as a criticism, by the way, of search engines, ...