created; composed; begotten

listen to the pronunciation of created; composed; begotten
English - Turkish

Definition of created; composed; begotten in English Turkish dictionary

create
{f} meydana getirmek
create
{f} yaratmak

Bir kadın iyi bir koca yaratmak için bir dahi olmalı. - A woman must be a genius to create a good husband.

Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz. - We don't want to create any new problems.

create
peyda etmek
create
(Osmanlıca) ihdas
create
ortaya çıkarmak
create
(Bilgisayar) yaratma

Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz. - We don't want to create any new problems.

Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor. - They want to create a synthetic life form.

create
(Havacılık) e yol açmak
create
meydana koymak
create
var etmek
create
türetmek
create
-e yol açmak
create
{f} yapmak

James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı. - James Cameron created a new way to make movies.

Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız. - We'll also have to create a separate smoking section, won't we?

create
{f} atamak
create
tayin etınek
create
mızmızlan/ata/yarat
create
{f} neden olmak
create
tertip etmek
create
{f} yetki vermek
English - English
create
created; composed; begotten
Favorites