Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
Bu oyun Birlik motorunu kullanarak oluşturuldu.
- This game was created using the Unity engine.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Kâinat nasıl yaratıldı?
- How was the universe created?
Amerika Birleşik Devletlerinde, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca 20 milyon yeni iş yaratılmıştır, onların çoğu hizmet sektöründedir.
- In the United States, 20 million new jobs have been created during the past two decades, most of them in the service sector.
Pidginler kölelik nedeniyle yaratılmıştır.
- Pidgins were created because of slavery.
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Bir kadın iyi bir koca yaratmak için bir dahi olmalı.
- A woman must be a genius to create a good husband.
Zayıflamanın tek yolu yediğinden daha fazla kalori yakarak bir kalori açığı oluşturmaktır.
- The only way to lose weight is to create a caloric deficit by burning more calories than you eat.
Akıllı telefonlar için bir uygulama oluşturmak çok zor mudur?
- Is it very difficult to create an app for smartphones?
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
Ben bir örnek oluşturursam, onu benim için düzeltir misin?
- If I create an example, will you correct it for me?
Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
- They voted to create a committee.
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
- People of Almaty, let us create a child-friendly city!
Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız.
- In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
- We'll also have to create a separate smoking section, won't we?
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.
... was the one who created the invisibility shield. And then I realized something else. If ...
... or treaters extractable one from the other the value created by cooking a ...