Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Bu oyun Birlik motorunu kullanarak oluşturuldu.
- This game was created using the Unity engine.
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Biz Tanrı'nın suretinde yaratıldık.
- We were created in God's image.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Meksika'daki Chicxulub krateri, dinozorları öldüren asteroid tarafından yaratılmış olabilir.
- The Chicxulub crater in Mexico may have been created by the asteroid that killed the dinosaurs.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.
- They want to create a synthetic life form.
Karlo, anlamak ve oluşturmak yeteneğine sahiptir.
- Karlo has the ability to understand and create.
Zayıflamanın tek yolu yediğinden daha fazla kalori yakarak bir kalori açığı oluşturmaktır.
- The only way to lose weight is to create a caloric deficit by burning more calories than you eat.
Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.
- They want to create a synthetic life form.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Ünlü yazar bir başka en çok satan kitabı oluşturdu.
- The famous author created another best-selling book.
Onların şirketi kırk yeni iş oluşturdu.
- Their company created forty new jobs.
Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
- People of Almaty, let us create a child-friendly city!
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
- We'll also have to create a separate smoking section, won't we?
Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız.
- In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.
... from deficit to surplus and created a whole lot of millionaires to boot. ...
... So the Higgs Boson, we think, will be created by the Large Hadron Collider. A tube 17 ...