O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
What one was a farm was grown with trees.