Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.
- I worked my way through college.
Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.
- I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
Yulaf ezmesini yiyebileceğim tek usul bol şekerlidir.
- The only way I can eat oatmeal is with a lot of sugar.
İşleri bizim usulümüzle yapmak zorunda kalacaksın.
- You'll have to do things our way.
O zamandan beri büyük mesafe kaydettik.
- We've come a long way since then.
Göl buradan uzun bir mesafedir.
- The lake is a long way from here.
Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
- As they didn't know the way, they soon got lost.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
- I handled the problem the only way I knew how.
En iyi öğrenme yöntemi hata yapmaktır.
- The best way to learn is to make mistakes.
Yoldan uzakta bulunan annesi ile birlikte, Duke şirketinden zimmetine para geçirme planına devam edebildi.
- With his mother out of the way, Duke was able to proceed with his plan to embezzle the money from the company.
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
- I went all the way to see her only to find her away from home.
Tom'un, kendisiyle konuşulduğunda başka bir tarafa bakma huyu vardı.
- Tom had a propensity for looking the other way when spoken to.
Bizim tarafa yolun düşerse, bize uğramayı unutma.
- Be sure to drop in on us if you come our way.
Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.
- There have been a lot of complaints about the way Tom behaves.
Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
- Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Köylülerin durumu birçok yönden on yıl öncesine göre daha iyi.
- The situation of the villagers is better than ten years ago in many ways.
Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.
- We are groping for a way out of the present situation.
O, her bakımdan bir beyefendidir.
- He is a gentleman in every way.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.