Yaşama maliyetleri yükseliyor.
- Living costs are getting higher.
Maliyetleri düşürmeliyiz.
- We need to cut costs.
Kirletenler başkalarına yükledikleri masrafları ödemeliler.
- Polluters should pay the costs that they impose on others.
Akıllı bir iş adamı, masrafları nasıl azaltacağını bilir.
- A wise businessman knows how to clamp down on costs.
O masraflı bir hataydı.
- That was a costly mistake.
Toptan satış tabakaları ile karakterize edilen Japon dağıtım sistemi karmaşık ve masraflıdır.
- The Japanese distribution system, characterized by layers of wholesale, is complex and costly.
Giriş ücreti 6 £ ama Pazar günleri ücretsiz.
- The admission costs six euros but on Sundays it's free.
Uçak bileti ücretinin tutarı tren bileti ücretinden daha yüksek.
- The cost of the air fare is higher than of the rail fare.
İnsanlar genellikle kendi mahremiyetleri pahasına ünlü olurlar..
- People usually become famous at the cost of their privacy.
O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
- He was determined to finish the work at any cost.
Zarar bize çok paraya mal olacak.
- The damage will cost us a lot of money.
Sıfırken 3.000.000 yen fiyatı olan arabalar, şimdi 300.000 ediyor; bu durumda sanırım benimkini biraz daha kullanacağım.
- Cars that, when new, cost 3,000,000 yen are apparently now worth 300,000, so I think I'll use mine a little longer.
Bu siyah pantolonların ve bu kırmızı gömleklerin fiyatı ne kadar?
- How much do these black pants and red shirts cost?
Bu kitap 3000 yene mal olmaktadır.
- This book costs 3,000 yen.
Yeni bir tablet bir servete mal olmaktadır.
- The new tablet costs a fortune.
Hava yoluyla gitmen ne kadar tutar?
- How much will it cost you to go by air?
Bu elmas servet tutar.
- This diamond costs a fortune.
Köprü yapmak, maliyetin dışında, uzun sürecektir.
- Apart from the cost, it will take long to build the bridge.
Bir gömlek yapmak kaça mal olur?
- How much does it cost to make a T-shirt?
On kağıt tabağın maliyeti bir dolar eder.
- Ten paper plates cost one dollar.
''Kostüm sever misin?'' ''Kostümden nefret ederim!''
- Do you like costumes? I hate costumes!
Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.
- I will accomplish it at all costs.
Ben her ne pahasına olursa olsun onu yapacağım.
- I will do it at all costs.
Ben müteahhitlerle konuşuncaya kadar nihai maliyeti hesaplayamam.
- I cannot calculate the final cost until I talk with our contractors.
Resmin maliyeti çok yüksek.
- The cost of the painting is very high.
Bir gece rüyasında, güzel mor bir çiçek bulduğunu ve çiçeğin ortasında da değerli bir mücevher bulunduğunu gördü.
- He dreamt one night that he found a beautiful purple flower, and that in the middle of it lay a costly pearl.
Fiyatını düşünmeyin. Değerini düşünün.
- Don’t think of cost. Think of value.
Onu tamir etmek yaklaşık 2,000 yene mal olacaktır.
- It'll cost about 2,000 yen to fix it.
Arabayı tamir etmek çok paraya maloldu.
- It cost a lot of money to repair the car.
... better human understanding rather than for ever driving down costs to engage ...
... And then I was able to compress the costs of the spacecraft ...