Bu devlet memurları rüşvetçidir.
- These government officials are corrupt.
Bu politikacılar rüşvetçi.
- These politicians are corrupt.
İnsanın kalbi yozlaşmış.
- The heart of man is corrupt.
Birçok insan ülkemiz politikacılarının yozlaşmış olduğuna inanıyor.
- Many people believe that our country's politicians are corrupt.
Ülkemdeki politikacılar çok bozuk.
- The politicians in my country are very corrupt.
Seçmenler bozuk olmamalıdır.
- Voters must not be corrupted.
En iyi yolsuzluk, en kötüdür.
- The corruption of the best is the worst.
Biz kötü ve yolsuz liderlerimizden nefret ediyoruz!
- We hate our wicked and corrupt leaders!
Seçmenler bozuk olmamalıdır.
- Voters must not be corrupted.
İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.
- The party in power is corrupt, but the opposition is little better.
O, ayartıcı ahlakla ve tehlikeli fikirleri yaymakla suçlandı.
- He was accused of corrupting morals and spreading dangerous ideas.
Genel ahlak bu kasabada bozulmuş.
- Public morals have been corrupted in this town.
Genel ahlak bu kasabada bozulmuş.
- Public morals have been corrupted in this town.
Sizin siyasi partiniz tamamen bozulmuş.
- Your political party is completely corrupt.