Seni doğru şekilde anladım mı?
- Did I understand you correctly?
Tom doğru şekilde yanıtladı.
- Tom answered correctly.
Eğer doğru hatırlıyorsam, Tom arabasını Mary'ye sadece 500 dolara sattı.
- If I remember correctly, Tom sold his car to Mary for only 500 dollars.
Eğer doğru hatırlıyorsam, o, Tom'un Mary'nin düğününde söylediği şarkı.
- If I remember correctly, that's the song Tom sang at Mary's wedding.
Yalnızca ben, soruyu doğru olarak yanıtlayabilirdim.
- Only I could answer the question correctly.
Soruları doğru olarak yanıtladım.
- I answered the questions correctly.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
Lütfen doğru cevabı kontrol edin.
- Please check the correct answer.
Benim cevabım doğru mu?
- Is my answer correct?
Tatoeba külliyatındaki tüm cümleleri, dil eğitimi için doğru ve uygun saymak tehlikelidir.
- It's dangerous to assume that all of the sentences in the Tatoeba Corpus are correct and suitable for language study.
Evet, tabii, hatasızsın.
- Yes, of course, you're correct.
Bu cümle saçma ama hatasız.
- The sentence is senseless, but correct.
Ne Tom ne de Mary kusursuz.
- Neither Tom nor Mary is correct.
O kesinlikle kusursuzdur.
- She's correct for sure.
İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir.
- Men can only be corrected by showing them what they are.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not entirely correct.
Lütfen bana tam saati söyle.
- Please tell me the correct time.
Politik doğruluk fikrinin yararlı mı yoksa zararlı mı olup olmadığını tartışın.
- Discuss whether the idea of political correctness is beneficial or harmful.
Biz politik doğruluktan korkmuyoruz.
- We're not afraid of political correctness.
Sen tamamen doğru söylüyorsun; alışkanlıklar insanların hayatında çok büyük rol oynar.
- You are entirely correct; habits play a very large role in people's lives.
Alıştırmaları düzeltmeyi tamamladı.
- She has finished correcting the exercises.
O, birkaç düzeltme yaptı.
- He made several corrections.
Tom hatalarını düzeltmeye isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to correct his mistakes.
It's rude to correct your parents.
... I said his name correctly? ...
... The third area: energy. Energy is critical, and the president pointed out correctly that ...