Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
Yanlışlarımı düzeltmekten vazgeçmeni istemiyorum.
- I don't want you to quit correcting my mistakes.
Yanlışlarımı düzeltmekten vazgeçmeni istemiyorum.
- I don't want you to quit correcting my mistakes.
Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.
- Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.
Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
- Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
Lütfen doğru cevabı kontrol edin.
- Please check the correct answer.
Tatoeba külliyatındaki tüm cümleleri, dil eğitimi için doğru ve uygun saymak tehlikelidir.
- It's dangerous to assume that all of the sentences in the Tatoeba Corpus are correct and suitable for language study.
Evet, tabii, hatasızsın.
- Yes, of course, you're correct.
Bu cümle saçma ama hatasız.
- The sentence is senseless, but correct.
O kesinlikle kusursuzdur.
- She's correct for sure.
Ne Tom ne de Mary kusursuz.
- Neither Tom nor Mary is correct.
İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir.
- Men can only be corrected by showing them what they are.
Eğer yanlış yaparsam beni düzelt
- Correct me if I am wrong.
Lütfen bana tam saati söyle.
- Please tell me the correct time.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not entirely correct.
Biz politik doğruluktan korkmuyoruz.
- We're not afraid of political correctness.
Onlar politik doğruluktan korkmuyor.
- They're not afraid of political correctness.
Sen tamamen doğru söylüyorsun; alışkanlıklar insanların hayatında çok büyük rol oynar.
- You are entirely correct; habits play a very large role in people's lives.
Fiilin doğru şekli ile tamamlayın.
- Complete with the correct form of the verb.
O, birkaç düzeltme yaptı.
- He made several corrections.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
It's rude to correct your parents.