John'u ikna etmek zordur.
- It is hard to convince John.
Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
- Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.
- He convinced his daughter to not marry Tom.
Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
- The evidence convinced us of his innocence.
Bu çok ikna edici görünmüyor.
- That doesn't sound very convincing.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
O çok inandırıcı değildi, değil mi?
- That wasn't very convincing, was it?
Tom'un açıklaması inandırıcı geldi.
- Tom's explanation sounded convincing.
Tom çok ikna olmuş görünmüyor.
- Tom doesn't look too convinced.
Tom ikna olmuş görünmüyor.
- Tom doesn't seem convinced.
Tom'u gelmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to come.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
Bu çok inandırıcı değildi.
- That wasn't very convincing.
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
Hayaletlerin gerçekten var olduğuna inanmış değilim.
- I'm not convinced ghosts actually exist.
Birçok kişi onun tavsiyeye dayanıklı olduğuna inanmış.
- Many people are convinced that he is advice-resistant.
Tom biraz zayıflamam konusunda kesinlikle beni ikna etti.
- Tom certainly convinced me that I should lose some weight.
Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
- The evidence convinced us of his innocence.
Tom'u gelmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to come.
Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
- Convincing Tom to do the right thing was hard.
Alman futbol takımı ikna edici bir şekilde Brezilya'yı yendi.
- The German soccer team beat Brazil convincingly.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
We convinced him with our skillful arguments and supporting evidence.
He was convinced he was a great singer, statements of others to the contrary.
... to convince you of today is that such approaches have greatly enhanced their understanding ...
... My goal was to try to convince them to take the ...