Tom cüzdanının içindekileri gösterdi.
- Tom displayed the contents of his wallet.
Tom bardağının içindekileri lavaboya döktü.
- Tom poured the contents of his glass into the sink.
Tom paketin içeriğine baktı.
- Tom looked through the contents of the package.
Tom kutunun içeriğini inceledi.
- Tom examined the contents of the box.
Kutunun üzerindeki etiket, içerikle eşleşmiyor.
- The label on the box doesn't match the contents.
Bu kitabın içerikleri zayıf sinirli insanlar için uygun değildir.
- The contents of this book are not suitable for people with weak nerves.
Doğa her sayfada büyük bir içerik sağlayan tek kitaptır.
- Nature is the only book that provides great content on every page.
Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
- We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
Tom küçük bir kutu açtı ve içindekileri masaya boşalttı.
- Tom opened the small box and emptied the contents on the table.
Tom bardağının içindekileri lavaboya döktü.
- Tom poured the contents of his glass into the sink.
O, şu anki maaşından memnun.
- She is content with his present salary.
O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.
- Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
Çok hoşnut görünüyorsun.
- You look very content.
Tom kesinlikle hoşnut görünüyor.
- Tom certainly looks very content.
Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.
- Bananas are slightly radioactive due to their potassium content.
Ağlamanın ve şikayet etmenin bir yararı yok. Sahip olduklarınla mutlu olmaya çalışın.
- There's no use crying and complaining. Try to be content with what you have.
Tom mutlu görünüyordu.
- Tom seemed to be contented.
Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.
- I want to summarize the content of the presentation and draw a conclusion.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Bizim sahip olduğumuzla kendini tatmin edebilirsin.
- You may content yourself with what we have.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
I always start a book by reading the dustjacket and the contents before I really dig in to the content itself.
They were in a state of sleepy content afterward.
You can't have any more - you'll have to content yourself with what you already have.