Tom asla halinden memnun değildi.
- Tom never was contented.
O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
Tom'un mutlu olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is contented.
Fakir biri olduğu doğrudur, ama o mutludur.
- It is true that he is poor, but he is contented.
Tom asla halinden memnun değildi.
- Tom never was contented.
Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.
- Nature is the only book that offers important content on every page.
Doğa her sayfada büyük bir içerik sağlayan tek kitaptır.
- Nature is the only book that provides great content on every page.
Kupada bir çatlak var bu yüzden içindekiler sızıyor.
- There's a crack in the cup so the contents are leaking.
Tom bardağının içindekileri lavaboya döktü.
- Tom poured the contents of his glass into the sink.
Jane işinden çok memnun ve çıkma arzusu yok.
- Jane is very content with her job and has no desire to quit it.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Açıklamamdan tatmin olmuş görünüyordu.
- He seems satisfied with my explanation.
Tom hiç tatmin olmuş gibi görünüyor.
- Tom never seems satisfied.
Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.
- Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
Tom kesinlikle hoşnut görünüyor.
- Tom certainly looks very content.
Basit bir yaşamdan hoşnuttur.
- He is content with the simple life.
Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.
- Bananas are slightly radioactive due to their potassium content.
Ağlamanın ve şikayet etmenin bir yararı yok. Sahip olduklarınla mutlu olmaya çalışın.
- There's no use crying and complaining. Try to be content with what you have.
Tom'un mutlu olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is contented.
Yemek onun açlığını tatmin etti.
- The meal satisfied his hunger.
Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.
- Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.
Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.
- I want to summarize the content of the presentation and draw a conclusion.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bizim sahip olduğumuzla kendini tatmin edebilirsin.
- You may content yourself with what we have.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
I shall now die contented, breathed, since I have lived to see the present day..
They were in a state of sleepy content afterward.
You can't have any more - you'll have to content yourself with what you already have.