containing nothing; empty; vacant; not occupied; not filled

English - Turkish

Definition of containing nothing; empty; vacant; not occupied; not filled in English Turkish dictionary

Related Terms

void

{s} hükümsüz

void

{i} boşluk

Fadıl hayatında bir boşluk hissetti. - Fadil felt a void in his life.

Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi. - When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom.

void

{i} eksiklik

void

yürürlükten kaldırılmış

void

{i} geçersizlik

void

ilga etmek

void

kaldırmak

void

{i} iptal

void

(of ile) -den yoksun

void

{s} ıssız

void

ihraç etmek

void

voyid

void

çıkmak

void

{s} boş

Fadıl hayatında bir boşluk hissetti. - Fadil felt a void in his life.

Uçurumun üstünde duran bir adam boşluğa atlayarak intihar etmek üzereydi. - A man standing on the cliff was about to commit suicide by jumping into the void.

void

vakum

void

{i} boş yer

void

bırakmak

void

{s} of -siz, -den yoksun, -den mahrum: His ideas were void of common sense. Fikirleri sağduyudan yoksundu

void

(Tıp) Boşaltmak, çıkarmak (idrar, v.s.)

void

{s} geçersiz, hükümsüz

English - English

Definition of containing nothing; empty; vacant; not occupied; not filled in English English dictionary

void