contagious, infectious; enchanting, captivating

listen to the pronunciation of contagious, infectious; enchanting, captivating
English - Turkish

Definition of contagious, infectious; enchanting, captivating in English Turkish dictionary

taking
{i} alış

Onun her sabah kahvaltıdan önce yürüme alışkanlığı vardı. - He was in the habit of taking a walk before breakfast every morning.

Sadece Tom'dan emirler almaya alışamam. - I just can't get used to taking orders from Tom.

taking
(Ticaret) işgal
taking
çevirim
taking
filme alma
taking
alarak

Tom zehir alarak intihar etti. - Tom committed suicide by taking poison.

Zehir alarak kendini öldürdü. - He killed himself by taking poison.

taking
{f} al
taking
{s} cazip
taking
hoşa gidecek surette
taking
takinglyalıcı tavırla
taking
sevimli
taking
{s} çekici
taking
the takings ele geçen para
taking
{i} ele geçirme
taking
{i} çalkalanma
taking
{i} alma

O, paranın kendi payına düşenini almakta tereddüt etmedi - He did not hesitate in taking his share of the money.

Tom parayı almak için uzandı. - Tom lied about taking the money.

taking
{i} telaş
taking
{s} bulaşıcı
taking
{i} sallanma
taking
{s} ilginç

Neden trenlerin resimlerini çekmek çok ilginç? - Why is taking pictures of trains so interesting?

Trenlerin resimlerini çekmek neden ilginçtir? - Why is taking pictures of trains interesting?

English - English
{s} taking
contagious, infectious; enchanting, captivating
Favorites