constituent, forming, composing

listen to the pronunciation of constituent, forming, composing
English - Turkish

Definition of constituent, forming, composing in English Turkish dictionary

component
{i} bileşen

Plazmid ve nükleoit DNA içeren bakteri bileşenleridir. - The plasmid and the nucleoid are bacterial components that contain DNA.

Elektronik bileşenler saf izopropil alkol kullanarak temizlenebilirler. - Electronic components can be cleaned by using pure isopropyl alcohol.

component
tamamlayıcı
component
{i} öğe
component
{i} parça

İçinde ne kadar karmaşık parçalar olduğunu farkettikten sonra dizüstünü söktüğüne anında pişman oldu. - He instantly regretted taking apart the laptop after realizing how many complex components there were inside.

component
bir tümü meydana getiren kısımlardan biri
component
(Otomotiv) bütünü oluşturan parça
component
(Dilbilim) bileştirici
component
parçalar

İçinde ne kadar karmaşık parçalar olduğunu farkettikten sonra dizüstünü söktüğüne anında pişman oldu. - He instantly regretted taking apart the laptop after realizing how many complex components there were inside.

component
(makine/vb.) parça
component
{s} bileşimde bulunan
component
{i} eleman
component
(Askeri) unsur
component
{i} tamamlayıcı parça
component
(Askeri) (MATERIAL) ANA PARÇA, AKSAM (MALZEME): İmalat, montaj, bakım veya tekrar inşada bir arada monte edilen kısımların, montaja hazır küçük parçaların ve montaj parçalarının bir montajı veya herhangi bir bileşimidir
component
(Askeri) ASLİ TEŞKİL: Bir bütünün bir parçası; Örneğin Kara Ordu'sunun Muvazzaf ve İhtiyat Asli Teşkilleri; Muvazzaf Ordu, ABD Milli Muhafız Teşkilatı ve Müşekkel İhtiyat Teşkilleridir. Celp suretiyle askere alınan personel, ABD Kara Ordusu'nun asli teşkil dışı mensuplarıdır
component
{i} öğe, unsur, parça, eleman, cüz
English - English
{a} component
constituent, forming, composing
Favorites