Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
- I don't want to be tied to one company.
Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
- The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.
- Tom wrapped the package and tied it with strings.
O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.
- He demanded that the savage dog be kept tied up.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Kitaplar birbirine bağlanmıştı.
- The books were tied up in a bundle.
Uyandığımda, kendimi bağlanmış buldum.
- When I woke up, I found I had been tied up.