Televizyon olmadan yaşayamam.
- I can't live without a TV.
Sebep olmadan asla kızgın olmam.
- I'm never angry without reason.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
Dan'in idam cezası şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse çevrildi.
- Dan's death sentence was commuted to life in prison without parole.
O olmadan bunu yapamam.
- I can't do this without him.
Biz o olmadan gitmek zorunda kalabiliriz.
- We may have to go without her.
Onsuz yaşamayı öğrendim.
- I learned to live without her.
Neye ihtiyacınız olduğunu söylerseniz ve ben onsuz nasıl idare edeceğinizi söylerim.
- Tell me what you need and I'll tell you how to get along without it.
Sizin yardımınız olmadan onu yapamazdım.
- I couldn't have done that without your help.
Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
- Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.