conj. immediately following, the moment that, as soon as

listen to the pronunciation of conj. immediately following, the moment that, as soon as
English - Turkish

Definition of conj. immediately following, the moment that, as soon as in English Turkish dictionary

directly
doğrudan

Neden doğrudan ona söylemiyorsun? - Why don't you tell her directly?

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

directly
doğrudan doğruya

Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın. - You should never look directly at the Sun with the naked eye.

Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz? - Can we talk to Tom directly?

directly
düpedüz
directly
-er -mez
directly
derhal
directly
hemen
directly
direkt olarak,ıf.-de doğrudan: prep.doğrudan
directly
zaman hemen
directly
dosdoğru
directly
(Biyoloji) direkt olarak

Lütfen patates cipslerini kaseye koy. Onları direkt olarak torbadan yeme. - Please put the potato chips in the bowl. Don't eat them directly from the bag.

Tom'la direkt olarak konuşmadım. - I didn't speak with Tom directly.

directly
açıkça
directly
anlaşılır biçimde
directly
doğruca

Tom doğruca musluktan içiyor. - Tom is drinking directly from the faucet.

Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti. - Tom went directly to his room as soon as he got home.

directly
yapar yapmaz
English - English
directly
conj. immediately following, the moment that, as soon as
Favorites